Cuma, Temmuz 29, 2011

Tunik ve Dantel Kombini

Genellikle gece kıyafetlerinde ya da iç çamaşırlarında görmeye alıştığımız dantel, bu sezon tuniklerin omuz, sırt, göğüs, kol gibi farklı alanlarında kullanılarak,tuniklere kimi zaman hoş, kimi zaman ise iddialı bir görünüm kazandırmıştır.

Salı, Temmuz 26, 2011

Büyük Beden Elbiseler Daha İddialı, Daha Tarz, Daha Gösterişli, Daha….


Büyük bedenler bu sezon daha da iddialı!

Tasarımlarda kullanılan desenler, kışkırtıcı renkler, omuz, göğüs ve bacak dekolteleri sayesinde yapılı bayanların da kıyafet seçimlerinde şansları arttı. Fuşya, lila, pembe, yeşil gibi bu yılın modası olan bütün renkler, büyük bedenlere yansıtılmış durumda. Bu yüzden klişeleşmiş siyah ve bol kıyafetlere son vermek lazım!

Klişeleşmişlikten kurtulmak için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; kilolu bayanların kıyafet seçimlerinde kendilerine güvenmesi ve toplum için değil, kendisi için giyinmesi gerektiğini bilmesi. Tek Kural; Doğru kıyafeti, doğru yerde giymek!

Bayanların en büyük sorunu fazla kilolu bölgelerini saklamak için aldıkları yanlış tedbirler!

Göbek mi yoksa kalça sorunun mu var, sonunu çözmek aslında o kadar da zor değil. Göbeği kalın (özellikle taşlarla süslenmiş kalın tokalı) kemer kullanarak, abartılı uzun kolyeler takarak hiç olmadı boydan çizgili kıyafetler giyerek bu kusurlarını kapatabilirsin. Hiç olmadı göğüs veya bacak dekolteli kıyafetler giyebilirsin. Bu yöntemler sayesinde dikkatleri vücüdundaki kusurlu yerlerden uzaklaştırır, farklı bölgelere çekebilirsin.

Pazar, Temmuz 24, 2011

Hasır Çantalar, Ayakkabılar, Şapkalar Her Yerde...


Eskiden sadece tatile giderken tercih ettiğimiz hasır ürünler (çanta, şapka, terlik. vb.) artık her yerde rahatlıkla kullanılabiliyor. Özellikle Çanta ve ayakkabılar mağaza vitrinlerinin vazgeçilmezlerinden... Hafif ve kullanımlarının rahat olması, çok fazla çeşitle her kesime hitap etmesi ve tasarımlarındaki şıklıktan dolayı onlarda artık günlük hayatımızda yerlerini başarılı bir şekilde aldılar.


Cumartesi, Temmuz 23, 2011

RENGARENK TOPUKLULAR








Bu sezon dikkatimi en çok çeken ayakkabı modellerinden birisi de sarı, kırmızı, turkuaz gibi birden fazla yaz rengini içerisinde bulunduran, özellikle büyük çiçek desenlerini içeren, değişik motiflerle süslenmiş yüksek topuklu ayakkabılar. Bu ayakkabıların en büyük avantajı hemen hemen her renk kıyafetin altına rahatlıkla giyilebilmeleri. Yüksek topuklu olmalarına rağmen hem kullanımları çok rahat hem de kumaş, deri gibi çeşitlerini de bulmak mümkün....

2011 Yılı Modasında Genel Bir Bakış

Uzun zamandan beri bloğumu ihmal ettim. Piyasayı yakından takip etmeme ve zamanımın büyük bir bölümü AVM'lerde geçirmeme rağmen, neden yazmaya ara verdiğimi ben bile bazen anlamıyorum. Sanırım uzunca bir süredir İstanbul dışında olmamın ara vermemde büyük bir etkisi var diye düşünüyorum. Nasıl Milano hem dünyada hem de Fransa'da modanın kalbi olarak bilinirse, İstanbul'da Türkiye'de modanın kalbi. Bende modanın kalbinden uzak kaldım...

2011 yılını değerlendirecek olursam, bana göre 2010 yılının devamı gibi.Özellikle de kış sezonu. Nedeni ise; hangi mağazaya girsem, hangi vitrine baksam, "Evet bu ürün bu yılın modası" diyebileceğim bir şey görememem aslında.Sadece kıyafetler dikkat çekici renklerle yeniden donatılmış. (Parlak kırmızı, metalik renkler (özellikle dore), mor, deve tüyü, yeşil gibi renkler ön planda olacak şekilde) Aksesuar olarak, altın veya gümüş renkli takılar, kalın tokalı kemerler, yüksek topuklar, vb. yine ön planda. Sanki 2010 yılından çok fazla stok kalmış, kimi ürünlere renk banyosu yapılmış ve 2011 yılında yeniden tezgahlara konulmuş. Bu yüzden çok acil bir durum olmadıkça gardıroplarınızda çok fazla değişiklik yaptığınızı sanmıyorum.

2011 yaz sezonuna baktığımızda ise, aksesuar olarak hasır çanta ve ayakkabılar, dikkat çekici renklerde düşük bel likralı streç pantolonlar, jeansler, dantel tunikler, kalın askılı bodyler, uzun renkli etkler ön planda.

Sezon indirimleri, bu sene geç başladı. Özellikle indirim sezonunun normalden geç başlamasında havanın etkisi çok büyük. Bu sene sanırım bahar mevsimi yaşayan bir yer bilmiyorum. Kış mevsimi bitti ve hemen akabinde yaz mevsimi başladı. Dolayısıyla da, soğuk havaların devam etmesi indirimlerin geç başlamasına neden oldu ki hala çoğu firma gerçek indirimlerine başlamadı. Şu an piyasada %70 indirimle kışlık ürünlerini satan firma sayısı hala çok az.

Yaz sezonu hakkında ayrıntılı olarak yazmaya devam edeceğim....

Cuma, Ocak 29, 2010

Sevgililer Gününde İstediğiniz Erkeği Elde Etmenin Yolları

Sevgililer gününü yaklaşıyor. Bu özel günü sevdiğiniz kişiyle beraber geçirirken, aşağıda açıklamaya çalıştığım önemli unsurlara dikkat edilmesinde yarar var. Bu unsurların farkındaysanız geriye uygulaması kalıyor.

Giyim : Sevgililer günü gibi özel günlerde, kadınlar güzelliklerini karşı cinse göstermek için daha bir özenmelidirler. Bu yüzden de kıyafet seçimi ayrı bir önem kazanıyor. Önemli olan seksi olmak değil, karşı tarafa kendinizi beğendirmek. Yeter ki karşınızdakinin gözlerine hitap eden kıyafetleri seçin.

Bakım: Bakımsız, kendisine özen göstermeyen, bir sevgiliniz olmasını istermisiniz? Aynı şekilde erkekler de bakımlı kadınlardan hoşlanırlar. Bakım çok önemli ve her zaman dikkat edilmesi gereken bir şeydir. Hiç makyaj yapmayan biri olsanız bile arada bir yapacağınız hafif bir makyaj size ışık verecektir. İzin verin de sevgiliniz sizi bazen değişik görsün. Farklı şeyler denemek hayata renk katar.

Bakışlar : Erkekleri etkileyen önemli etkenlerin başında bir bayanın bakışları gelir. Unutulmamalıdır ki sadece çok güzel baktığı için bir kadına aşık olan erkekler vardır. Ne de olsa bakışlar çok şey söyleyebilir, tek bir bakışla bir sürü şey ifade edilebilir. Bakışlarınızı konuşturun! Sevgilinizi bakışlarınızın etkisinde bırakın.

Gülümsemek : Bakımızı yaptınız, kıyafetinizi seçtiniz ve de sevgilinizle buluşma anı geldi. Onu gördüğünüz an önemli olan şey şu anda sevgilinize vereceğiniz ilk etki. Bunu da yapmanın en önemli yolu tatlı ve sexy bir gülümseme. Tabii ki abartıya gerek yok, sürekli sırıtarak dolaşmaktan bahsetmiyorum ama neşelenmeyi bilen, esprili bir kadın her zaman çekicidir. Gülmenin seksiliğini kullanın.

İlgi : Kadınlarda olduğu kadar erkekler kendileriyle ilgilenilmesini severler. Buluştuğunuz zaman fazla abartmadan, arada bir söyleyeceğiniz güzel sözler hoşlarına gider ve sizi daha da ön plana çıkarır. Önemli olan dozunu iyi ayarlamak. Nede olsa herkesin arada bir pohpohlanmaya ihtiyaçları vardır.

En güzel sevgililer gününü geçirmeniz dileklerimle...

Perşembe, Ocak 28, 2010

14 Şubat Sevgililer Gününün Tarihçesi

Sevgiyi anlatmanın binlerce yolu o gün dile gelir. Adeta dünyanın kalbi daha hızlı atar, mum ışıklarıyla aydınlanır her taraf. Aşkın renkleri sarar dört bir yanı. İşte 14 Şubat Sevgililer Günü veya batılıların deyişiyle Aziz Valentin Günü'nün ortaya çıkış efsanesi...
Aziz Valentine'ın öyküsü III. Yüzyıl'dan gelir. O dönemde Roma tahtında İmparator II. Claudius vardı. Zalimliğiyle tanınan Claudius aşırı savaş ve askerlik tutkunuydu, her yetişmiş erkeğin muhakkak asker olmasını istiyor ve kimseye göz açtırmıyordu. Öylesine ileri gitmişti ki, askerliğe engel oluyor düşüncesiyle evlenmeyi yasakladı. Gençler şaşkındı, kimse sevdiği ile beraber olamıyor, Roma kenti sayısı gittikçe artan ve uzak ülkelerde ölen sevgililerinin ardından ağlayan kadınlar ve kızlarla dolmuştu. Kısacası aşk yasaklanmıştı. Bu sıralarda İmparator tüm Romalıların 12 tanrıya tapmalarını ve böyle davranmayanların, özellikle de Hıristiyanlarla ilişkiye girenlerin ölümle cezalandırılacaklarını emretti. Bu emre uymayanların arasında Aziz Valentinus vardı, gezerek dinsel vaazlar veriyor, İmparator'un hatalı olduğunu anlatıyordu ve bir yandan gençleri gizlice evlendirmeye devam ediyordu. Sonunda yakalandı ve hapse atıldı. Valentinus'un hapiste olduğu günlerde yaşananlar efsaneye dönüşerek günümüze kadar ulaştı: Güzel Julia Valentinus’a gider. Hapishaneyi korumakla görevli gardiyanın kızı Julia'nın gözleri doğuştan görmemektedir, gardiyan Valentinus'un anlattığı İsa ilgili öykülerin arasında körlerin gözlerinin açıldığını öğrenince, kızını gizlice Valentinus'un yanına götürür. Julia çok güzel ve zeki bir kızdır. Günlerce beraber olurlar, Valentinus ona Roma tarihini, doğanın yapısını, aritmetiği ve Tanrı'ya yönelmeyi öğretir. Julia, dünyayı Valentinus'un anlattıklarıyla görür, onun bilgeliği ile aydınlanır ve teselli bulur. Bir gün sorar; "Valentinus, Tanrı gerçekten dualarımızı duyar mı?" Aziz gülümser; "Evet, her birini." Julia; "Her sabah ve her gece ne için dua ettiğimi biliyor musun? Görebilmek için dua ediyorum, bana anlattığın şeyleri görmeyi çok istiyorum.", Valentinus; "Tanrı bizim için en iyi olanı yapar, yeter ki buna inanalım." Julia, yere diz çöker ve; "İnanmak istiyorum, bana yardım et." Beraberce duaya başlarlar. Birden hücrenin içerisi altın renkli bir ışıkla aydınlanır ve Julia haykırır; "Valentinus, görüyorum, görüyorum." Valentinus duaya devam etmesini söyler. Ertesi gün Valentinus'un ölüm emri gelir, Aziz Julia'ya son bir not yazar, Tanrı'ya hep yakın olmasını öğütler ve notun altını "Senin Valentine'ından" diye imzalar. Mektup, ertesi gün Julia'ya ulaşır, o günün tarihi 14 Şubat 270'dir. Valentinus, sonradan Papa I. Julius tarafından "Porta Valentini" adı verilen bir kemer kapısının altına gömülür (Şimdi orada yani Roma'da Praxedes Kilisesi vardır.) Julia, mezarın yanına pembe çiçekler açan bir badem ağacı diker. Günümüzde sevginin ve dostluğun simgesidir badem ağacı. Aslına bakılırsa 15 Şubat tarihi Roma tanrıçalarından Februata Juno adına yapılan kutsama töreninin günüdür; birbirleriyle ilk kez cinsel ilişkiye girecek gençlerin adlarının yazıldığı parşömenler o gün tanrıçaya sunulurdu. Papalık daha sonra yasaklanan bu geleneğin yerine, azizlerin adlarının yazılı olduğu listeleri sergilemeye başladı.15 Şubat'ta kutlanan gençlerin aşk festivalinin özgün adı ise Lupercalia dır, Kuşların çiftleşme döneminin başlangıcı kabul edilen Şubat ayı döneminde, gençler de onları örnek alarak eşleşirlerdi. Hıristiyanlığın güçlenmesinden sonra, Pagan inançları yasaklandı veya yerlerine Hıristiyan versiyonları getirilmeye başlandı. Aziz Valentine Hıristiyanlığın simgesi olan sevgi ve evlilik kuramı ile özdeşleştirildi, onun Lupercalia Festivali'nin arifesinde öldürülmüş olması güzel bir raslantıydı, böylece Roma'nın bereketlilik ve döllenme kutsamalarıyla, Hıristiyanlığın evlilik ve çoğalma ilkesi bütünleştirilmiş oldu. Günümüzdeki yorumuyla "St Valentine" yani Sevgililer Günü, Roma'daki gibi sevenlerin birbirlerine sevgilerini Valentinus'un son mesajında olduğu gibi küçük kartlar ve hediyelerle sunmaları şeklinde kutlanıyor. Aslında kökende yine birleşme, bütünleşme ve üreme güdüsü yani bereketlilik vardır. Aynı zamanda da, Tanrısal aşkla, dünyasal aşkın birleştiği yer, Julia'nın öyküsünde olduğu gibi birleştirilir.